1 Ocak 2008 Salı

Verem aşısı

1998-99 yılına kadar doğumdan hemen sonra veya ilk 1-2 gün içersinde yapılmaktaydı. Bunun sık olarak yan etkilere yol açması nedeniyle artık bebek 60 günlük olduktan sonra yapılmaktadır.
Standart olarak sol omuz başına cilt içi enjeksiyon şeklinde yapılır. Aşı yapılırken kısa bir süre sonra kaybolan bir kabartı oluşmalıdır. Bu böcek-sinek ısırığı gibi bir kabartıdır, iğnenin doğru olarak cilt içi yapıldığını gösterir. 5-10 dakika içersinde kaybolur.
Aşı yeri ilk gün ellenmemeli ve yıkanmamalıdır. Ateş gibi yan etkilere pek yol açmaz. Aşıdan yaklaşık bir ay kadar sonra aşı yerinde önceleri bir sertlik, daha sonrası küçük bir sivilceye benzer kızarıklık olur. Bu sivilce yavaş seyirle kabuk oluşturur ve sonra da bir iz bırakarak iyileşir. Bilinmesi gereken şey bu sivilce oluşumu ve iyileşmesi aylar süren bir sürede gerçekleşeceğidir fakat bir yakınmaya yol açmayacağıdır.
Yapılan aşı her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bazen aşının yapılmasının üzerinden birkaç ay geçmesine karşın bu değişikliklerin hiç birisi olmaz. Bu durumda aşı tutmamış olabilir, test yapılıp, gerçekten tutmamış ise aşı tekrarlanır. Bazen de tam tersi bir durumla aşı küçük bir sivilce değil, kocaman bir çıban haline gelip, koltuk altı, boyun bölgelerinde bezeler ( Lenfadenopati) yapar. Bu durumda da doktor tarafından gereken takip ve tedavi yapılmalıdır.
Normal koşullarda aşı bebek 4 aylık olana kadar yapılmalıdır, eğer bu süre geçirilmişse önce PPD testi yapılmalı, bunun sonucuna göre aşı yapılmalıdır. Bu testin yapılma sebebi bebeğin aşısız geçirdiği süre içersinde verem mikrobunu alıp almadığının kontrol edilmesidir.
Aşının etkinliği 5 yıl kadardır ve 5 senede bir doz tekrar yapılmalıdır. Ülkemizde genellikle ilkokul 1. ve 5. sınıflarda yapılmaktadır. Maalesef pratikte bir çok okula aşılama için gidilememesi sebebiyle aşılamalar eksik kalmaktadır. Hele Lise yıllarındaki aşılar neredeyse hiç yapılmamaktadır.Verem (tüberküloz) insanlığın en eski hastalıklarından birisidir. Tüberkülozla ilgili bilinen en eski tıbbi kayıt, milattan bin yıl kadar öncesinde yaşamış Çinli bilim adamı Huang Ti Nei-Ching'e aittir. Arkeolojik araştırmalada bulunan, binlerce yıl öncesine ait insan iskeletlerinde, tüberküloza bağlı değişiklikler tespit edilmiştir. Bu saptamanın ilk örneği 1908 yılında Smith ve Ruffer tarafından Mısır'da ortaya çıkarılan 3000 yıllık mumyada tespit edilen omurga tüberkülozudur. Verem hastalığına neden olan mikrobu ilk kez tanımlayan araştırıcı Dr. Robert Koch'tur. Bin sekiz yüzlü senelerin ikinci yarısında yaşamış olan ünlü bilim adamının balgamdan elde ettiği ve tüberkülin adını verdiği süzüntü, günümüzde halen verem hastalığının teşhisinde "PPD" deri testi olarak kullanılmaktadır. Aradan geçen yıllar içinde hastalığın tanı yöntemleri ve tedavisi konusunda çok büyük ilerlemeler olmasına rağmen tüberküloz, bugün gelmiş olduğumuz noktada hala bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. Hatta son yıllarda verem vakalarında belirgin bir artış meydana gelmiştir.Tüberküloz, özellikle akciğeri tutan, ancak vücudun hemen her organına yerleşebilen, sinsi seyirli bir infeksiyon hastalığıdır. Hastalığa neden olan etken Mikobakterium adlı mikroptur. Sıklıkla solunum yoluyla bulaşır. Çocuklarda %90 oranında akciğerlere yerleşir. Ayrıca ağız içi, bademcikler, barsaklar ve deriye yerleşmesi de söz konusu olabilir. Hastalık bulaştıktan 6 hafta kadar sonra ilk belirtiler görülmeye başlar. 38º C civarında ateş, halsizlik, iştahsızlık, hafif öksürük, bazan eklem ağrısı görülür. Kuşkusuz bu belirtiler sadece verem hastalığında görülmez. Çekilen akciğer röntgeninde şişmiş lenf bezelerinin tespiti öncelikle verem hastalığını düşündürür.Tedavi edilmeyen akciğer veremi ilerler; akciğer zarını, iç organları, kemikleri ve nihayet beyin zarlarını tutarak menenjit sonucu ölüme yol açabilir. Tüberküloz hastalığının tanısı zor, tedavisi uzun süreli, pahalı ve zahmetlidir. Tüberküloz menejitte geç tanı konulan çocuklarda tedaviye rağmen ölüm ya da ağır sakatlıklar kaçınılmaz olabilmektedir. Yine her hastalıkta olduğu gibi verem hastalığından korunma da hastalığın tedavisinden çok daha kolaydır.Verem aşısı (BCG), tüberküloz mikroplarına karşı yüksek derecede koruma gücüne sahip bir aşıdır. Bebek 1 veya 2 aylık olduğunda sol omuzdan deri içine yapılır. Uygulandıktan sonra oluşan beyazlık yarım saat içinde kaybolur. Birkaç hafta içinde yara oluşur, sekizinci haftada kabuklanır.Doğumdan sonraki 3 ay içinde herhangi bir araştırmaya gerek olmaksızın BCG aşısı yapılabilir. Ancak üç aydan büyük çocuklara PPD testi yapılıp negatif bulunduğu taktirde aşı uygulanır. Test pozitif bulunursa bebek, ileri araştırma, kesin tanı ve tedavi için takibe alınır. Sağlıklı bireylere uygulanan aşının koruma süresi yaklaşık 5 yıl olduğundan ilkokul 1. sınıfta verem aşısı tekrarlanmalıdır

Hiç yorum yok: